27 Ekim 2011 Perşembe

Şile - Hacıllı Köyü


Kamp Alanı

Sonbaharın dökülen yaprakları önümüze serilirken, gözlerden uzak ve doğayla iç içe bir kamp yapmayalı uzun zaman olmuştu. İstanbul’daki arkadaşların Hacıllı teklifini reddemedim. İstanbul’da yaşadığım dönemde birkaç kez gitmiş olsam da sayılı rotaların birçoğu çıkılmayı bekliyordu.


Hafta sonu yaklaşık sekiz kişilik bir grupla, yeşilin solmaya başladığı turuncu rengin etrafı sardığı Şile-Hacıllı köyünün biraz ilerisindeki kaya bloklarının altındaydık. Akan derenin sesi sanki ruhu dinlendiren bir meditasyon gibi.






 Kampı kurup hemen kolay rotalarda ısınmaya başlıyoruz. En soldaki 2 rota ısınmak için uygun, soldan 3.rotanın kilidi biraz sert olsa da VIII-‘lik rotayı flash gönderiyoruz. Yine ortalarda bir VIII-‘lik rotayı çıkıp günü kapatıyoruz Ersin’le. Burak ve Selim ise önce ortadaki VIII-‘yi çıkıp, sağdaki bir VIII’de ter döküyor. Övgün de ertesi güne hazırlık, VIII+/IX-‘ye diziyor ekspresleri. VIII dereceyi çıkan Selim de bir yandaki VIII+/IX-‘ye takınca, rotalar Pazar gününe çıkılmayı bekliyor.

Aylin Sağdaki ısınma rotalarından birinde
Havanın erken kararmasıyla kamp ateşini yakıp köfte ve tavukları pişirmeye başlıyoruz, birer kadeh şarap ise tadımlık. Hava serin ama muhabbet de koyu. İlerleyen saatlerde yorgun bedenler sıcacık uyku tulumunda dinlenmeye çekiliyor. Sessiz, sakin ve huzurlu bir bölge Hacıllı.

Ateş başı keyif

Ertesi gün kahvaltıyı hızlıca yaparak, dereden 20 dakikalık yürüyüşle şelaleye varıyoruz. Yağışlar başlamadığı için şelale kuru. Hemen yan tarafta 8 metrelik ip hattıyla döşeli mağaranın girişine tırmanıp cep telefonu ışığıyla keşfe çıkıyor birkaç kişi. Fazla vakit kaybetmeden kampa dönüp tırmanış hazırlığı yapıyoruz. Akan suyun kenarından yapılan sabah yürüyüşü açıyor bedenlerimizi. Aylin’le birkaç ısınma hareketleri de yaparak tırmanışa geçiyoruz.
Övgün kuruyan şelalenin altındaki oyukta



Bugünü çok verimli geçiremesek de birkaç rota tırmanıyoruz. Selim makine gibi, dün ekspresleri taktığı rotayı temizliyor. Övgün ise VIII+/IX-‘leri çıkıyor. Ersin,Burak ve ben de VIII derecelik rotayı çıkıyoruz. Sağdaki VIII+/IX-‘lik rotadan neredeyse bir bavul büyüklüğünde bir blok iniyor. Şanslıyız ki kimseye bir şey olmadı. Hacıllı’daki rotalar çok çıkılmadığı için bazı rotalarda dikkatli olmak gerekli.



Burak VIII+/IX- 'lik rotayı tırmanırken


Kötü haber tırmanırken geliyor, Van’da 7.2 şiddetinde bir deprem olmuş. Tüylerimiz ürperse de çaresizlik içinde üzülüyoruz. Daha 4-5 gün öncesinde de şehit haberleriyle sarsılmıştık. Sanki kara bulutlar ülkenin üzerini sarmış gibi. Ama güçlü olmak gerek.

Kayalardan kamp alanının görüntüsü

Avec Le Temps

Zamanla,
Geçer, her şey geçip gider, zamanla
Unuturuz yüzü ve sesi unuturuz
Kalp daha da yenilince, gitmek dert olmaz
Aramak daha uzağı, peşini bırakmak gerekir
ve bu çok iyidir
Zamanla

Geçer, her şey geçip gider, zamanla,
Taptığımız öteki, yağmur altında aradığımız
Bir bakışının etrafında köle olduğumuz öteki
Arasında satırların, kelimelerin
Ve altında, bu gece çekip gidecek boyalı bir yeminin
Her şey görünmez olur, zamanla

Zamanla Geçer, her şey geçip gider zamanla
En güzel anılar gibi, dilinden düşmeyenlerden birisidir
Galeri Farfouille’de, ölüler kısmında
Cumartesi gecesi şefkat alıp başını
yapayalnız gittiğinde
Zamanla

Geçer, her şey geçip gider zamanla
Bir rom için, bir hiç için inandığımız öteki
Rüzgar ve mücevherler verdiğimiz öteki
Birkaç aşağılık şey uğruna ruhunu satan için
Neyin karşısında çabalıyordu, çabalayan köpekler gibi
Geçer, her şey iyi olur zamanla

Zamanla
Geçer, her şey geçip gider zamanla
Unuturuz tutkuları ve sesleri unuturuz
Size yoksul insanların sözcüklerini en düşük
sesle söyleyenleri
Fazla gecikmeyen, her şeyden önemlisi fark
Etmeyen soğuğu
Zamanla

Geçer, her şey geçip gider zamanla
Ve çatlamak üzere olan atlar gibi beyazlamış
hissederiz
Ve kaderin yatağında buz tutmuş gibi
hissederiz
Ve belki yapayalnız ama kederli hissederiz
Ve kayıp yıllarla yanıldığımızı hissederiz
Demek ki gerçekten
Sevilmeyiz artık, zamanla…

Rotalara giderken geçilen ağaçlık alan
 Hacıllı Rotalar Soldan Sağa:
1- V+
2- VI-
3- VIII-
4- IX
5- Proje
6- VIII+/IX-
7- VIII+/IX-
8- VIII-
9- ?
10- ?
11- IX+/X-
12- VIII
13- V+
14- VI-
15- VI+
16- V-
17- IV+




Erkin Çakmak - Ekim 2011

 



Sabah Yogası 
   

22 Eylül 2011 Perşembe

Kazıklı'da Yaz Sezonu_2011

2011 yaz döneminde Aladağlar Kazıklı Ali bölgesinde bol bol tırmandık. BTC ekibiyle yaptığımız tırmanışların yazılarına www.besttrainingclub.com adresinden ulaşabilirsiniz. Benim kaleme aldığım yazılardan biri de Kazıklı'da Yaz Sezonu-2011. “ Dört duvar arasına sıkışmış bedenimiz, bilgisayar başında uyuşmuş beynimizle hergün tutsak ve yıpranmış olsak da biliyoruz güneşe bakıp nefes alabilmeyi; hissediyoruz tenimizin kayaya her dokunuşunda daha da özgürleştiğimizi…” Erkin Çakmak - Eylül 2011

Kalimnos Adası'nda Tırmanış_Mayıs 2011

19 Mayıs 2011haftası, tırmanış için gittiğimiz Kalymnos Adasıyla ile ilgili kaleme aldığımız yazı TAKOZ dergisinin internet sayfasında yayınlandı. Bir Spor Tırmanış Cenneti, Kalimnos Adası

Tozlu Kanayan Eller ve Yorulmuş Huzurlu Bir Bünye... Geyikbayırı, Olimpos_Mayıs 2010

Askerden döneli ve Muğlaya geleli daha bir gün olmuştu ki; 18 Mayıs akşamı apar topar eşyalarımı sırt çantama tıkıp, atladım gece yarım Antalya otobüsüne. Pencereden karanlığa bakarken, gözlerim kapanmadan önce uzaklara dalmış, kayayla yaklaşık 6 aylık ayrılığımdan sonra nasıl buluşacağımızı hayal ederek uykuya daldım. İçimde çocuksu bir sevinç ve büyük bir heyecanla Antalya'ya vardım. Burak ve Derya'yla buluşup, Olimpos yollarına düştük. Yolda bir kahvaltı yapıp, Olimpos'ta Ersin ve Fikriye ile buluştuk. Cennet sektörüne gitmeye karar verdik. Geçen seneki selden sonra Olimpos'un özellikle sahil kısmı değişikliklere uğramış. Cennet sektör düz, pürüzsüz yüzeyleriyle, küçük tutamaklar içeren teknik rotalarıyla bizi bekliyordu.
Sektör girişinin solundaki basit rotalarda kayayla ilk buluşmamı gerçekleştirdim. Biraz ürkek, heyecanlı ve tedirgindim. Uzun süre tırmanmayınca parmaklarım yumuşamıştı, ayaklarımı ise pek kullanamadım, tuttuğum tutamağı da gereğinden fazla sıkarak yoruyordum kendimi. İlk rotadan indiğimde kalça kaslarımın ağrıdığını farkettim. Biraz moralim bozulmuştu fakat kayaların altında olmak ve tozu tekrar yutmak beni kendime getirmişti. Kolay dereceli 4-5 rotada tırmandıktan sonra ‘Cennet-Cehhennem’ (VIII) rotasına girdim, otura otura çıktım ama dayanıklılığımın gitmiş olduğunu farkettim. Akşama doğru sahilde Bestami, Aynur ve Asım'la da buluşarak birer bira içtik ve kendime geldim. Fakat sivil hayata hala ayak uydurabilmiş değilim. Etrafıma ilginç ilginç bakıyor, bir an uzaklara dalıp gidiyorum. Hörgüç sektörün karşı tarafına denk düşen Bayram Pansiyona yerleştik, kahvaltı ve akşam yemekleri doyurucu ve bol çeşitli. Birkaç gün boyunca VII-, VII derecelerinde rotalara çıktım ve parmaklarım tekrar sertleşmeye başladı, kendimi kayada daha rahat hissetmeye de başladım. 22 Mayıs Cumartesi günü Olimpos'tan ayrılmadan önce ‘Die Another Day’ 'ın ilk kısmını VII+'lık bölümü oturmadan tek seferde çıktım. Yavaş yavaş toparlanmaya başladığımı hissettim. Olimpos'ta tırmanışa yoğunlaşmanın zor olacağını düşünerek Pazar günü Geyikbayırına geçtim.
600'e yakın rota, onlarca sektör, farklı tarzlarda; negatif, sarkıt, yüzey, metrelerce uzunluğundaki hatlar... Biraz ütopik gibi geliyor fakat burası Geyikbayırı; spor tırmanışın, yerli ve yabancı tırmanıcıların cazibe bölgesi. Yaz hariç her mevsimde tırmanabileceğiniz bölge denizden yaklaşık 500 metre yüksekliğinde, Antalya Konyaaltına ise 20 km mesafede. İlk günümü Poseidon sektörde geçirdim. ‘İpek Yolu’ (VII+/VIII-) rotasını flash çıktım. Bestolar da geldiler Geyikbayırına ve Murat'ların barınağa attık çadırları. Akşamı Tellibağ şarabıyla geçirdik... Artık rotalarda kendimi daha rahat hissetmeye başladım. Pazartesi Trebenna'da tırmandık, ‘Fight The Butcher’ VII+ rotasını flash çıktım ve daha önceden de denediğim fakat çıkamadığım ‘Freedom Is A Battle’ 'ı (VIII) Ayşegül ve Besto ile birlikte denedik ve 2. de çıktım. Tutamaklar büyük, kolonetli yapıda devam eden ve sonuna doğru kolları şişiren bir rota.
Şansımıza Mayıs sonu olmasına rağmen havalar çok da sıcak değildi. Bazı günler bulutlu ve serin oluyordu. Salı gününde de havanın kapalı olmasından yararlanarak Turkish Standard sektörüne geçtik ve verimli bir gün oldu. Sektör rotası ‘Turkish Standard’ VII+, ‘Inqusition’ VIII-, ‘SBP(Siri Birtday Project)’ VIII- rotalarını tek seferde çıktım. Burak'ın da gazıyla ‘Monkey Mafia’ VIII+ rotasına red point girdim ve kilitte patladım tabii ki. Rotanın alt kısımlarında sert bir kilidi var ve dereceyi de bu kilit etabı veriyor. Rotanın diğer kısımları oldukça rahat. Gaston tutuş ve küçük krimple klip oldukça zorlayıcı geldi. Bestami rotasını bulmuştu ve flash bitirdi rotayı. Kilit hamlelerini seri ve kararlı yapınca rota geldi. Burak da daha önceden denemiş olmanın verdiği rahatlıkla 2. girişinde çabucak bitirdi. Tekrar girdim rotaya fakat yine kilitte patladım, hala ayak ve klip hamlesini oturtamadığımı farkettim. Kafamda hamleleri oturtup, tekrar girdiğimde rotayı ben de temizlemiş oldum. Ve akşama buz gibi birayla ödüllendirdik kendimizi. Antalya'dan Evrim'in ve Burakların getirdiği fidelerle Barınağın bahçesine biber, domates ve karpuz dikti Murat. Ne güzel oldu, fakat sıcakta hemen boyunlarını büktüler ve bol bol sulamak gerekti onları. Umarım tutar fideler... :)
Nerdeyse 1 haftadır tırmandığımdan dinlenme gününü haketmiştik. Denize gitsek mi derken Antalya'ya inmek üşendirdi bizi ve dereye gitmeye karar verdik. Akan su boyunca yürümeye başladık, dere bir noktada ikiye ayrılıyor; suyun kaynağına doğru sol taraftaki dereyi takip ederek, ve küçük göletlerde suya girerek yürüdük. Bir süre sonra da dereden çıkarak Çağlarca köyünün alt tarafına çıktık. Köyün içinden dolana dolana Geyikbayırı köyüne ulaştık, yolda erik ve dut ağaçlarına saldırarak, Barınak’a dönebildik. Burçin ve Ayşegül için İstanbul'a dönüş vakti gelmişti; onlar hızlıca hazırlanarak Antalya'ya inerlerken biz de yemek yapmakla uğraştık.
27 Mayıs Perşembe günü az da olsa dinlenebilmiş olmanın verdiği güçle Kanyon sektöre geçtik. Kanyonun sol tarafındaki kolay rotalarda ısınıp ‘Arsenik’ IX rotasına giriştik. Maurits de gelmişti bugün tırmanışa bizimle. Burak Arsenik rotasını bir süredir çalışmaktaymış ve ekpresleri dizdikten sonra ilk seferde neredeyse bitiriyordu. İstasyon klibini bir anlık reflekse yapmadı ve ekpresi tuttu. Fakat rahat ve net gitmişti, çok yakındı. 2. girişinde temizledi rotayı. Bense ilk girişimde boğuştum ve birşey yapamadım. 3. denenemde ise negatif kısımları geçip rotanın üst tarafında mücadele ederken daha fazla dayanamadım. Maurits'i izlemek ise o kadar keyifliydi ki... Ayaklarını çok iyi kullanıyor; vücut pozisyonları, hamle ve çözümleri oldukça farklı. Besto ise ayak açamamanın verdiği sıkıntıyla rotanın azizliğine uğradı. Arsenik rotası yıprattı biraz. Serçe parmağımda lokal ağrı ve birkaç yerde sıyrık ve kanamalar oluştu. Demek ki bir gün daha dinlenme vermek gerekiyordu ve bugünü deniz günü yaptık. Besto ve Aynur'la otostop yapıp, Antalya'ya indik. Deniz ve güneşin keyfini çıkarmak için Konyaaltı plajındaydık. Derya ve Burak da bize katıldı.
Cumartesi günü hava sıcak olduğu için, hiç düşünmeden Trebenna sektöre geçtik. ‘Aquaplan’ VII+ ve ‘Trebenna’ VIII- rotalarını çıktıktan sonra ‘Diplomarbeit’ VIII+/IX- rotasına ekpresleri dizdik. Hamleleri çözdükten sonra 2. denememde rotayı temizledim. Son atım,yeni açılmış olan ‘Terazi Lastik Jimnastik’ VIII rotasına girdim fakat rotanın jimnastik kısmı zorlayınca kilitte düştüm ve günü bitirdik. Evrim aradığında, Barınak'ta mayışmış bir durumda Bestoyla takılıyorduk. Bir an canlanıp, havanın sıcaklığına rağmen Trebenna’da buluşmaya karar verdik. Birkaç ısınma rotasından sonra Evrim’in çıktığı ‘Greek Gift’ VIII+/IX- rotasına, çok iyi betalarla(Evrim sağolsun) flash çıkmayı başardım. Asker dönüşü birkaç hafta içersinde iyi toparlamıştım. Artık havaların da iyice ısınmasıyla Geyikbayırı sezonu kapanıyordu.
Mayıs’ın son günü Burak’ın da önerisiyle Mor Yer tarafına gidelim dedik. Hem bölgeyi görmek hem de ısınan havadan bir nebze olsun kaçıp, serinlemek için Feslikan Yaylası tarafındaki Mor Yer’e çıktık. Birkaç kaya bloğunda, crash pad’imizle boulder problemlerini çözmeye çalıştık. Daha ilk kaya bloğunda orta parmağımı çok derin kanatınca, eğlence Burak ve Besto’ya kaldı. Böylelikle asker dönüşü dostlarla Olimpos ve Geyikbayırı’nda eğlenceli bir faaliyet yapmış oldum. Bu faaliyet Yazın Aladağlar öncesi sıkı bir antrenman da oldu benim için.
Erkin Çakmak - Antalya_Mayıs 2010

9 Haziran 2011 Perşembe

Yaza Girerken Bahar Mesaisi…


Günler, aylar , yıllar geçiyor farkına varamasak da ve geride kalıyor yaşanmışlıklar bir anı olarak. Hele bir de düzenli bir işiniz varsa, uzun geçen gecelere hasret erkenden gözleriniz yumuluyorsa ve hep bir yerlere koşuşturmaca içinde yetişmeye çalışıyorsanız; yazık halinize.

Boş boş düşünüp, denize karşı bira yudumlamayalı ne kadar da olmuş. İsyan etmek istiyorsunuz ama sadece istemekle kalıyor eyleme geçemeden. Hayatın gerçekleri (aslında saçmalıkları) bir bir indiriyor demirden çekici kafanıza. Ve hergün güneş doğuyor, batıyor; uzaklarda bir yerlerde bir çocuk çığlığı yükseliyor silahların arasında. Gündelik suçlarımızla ve kirliliğimizle, yastığa başımızı koyarken; sorgulamadan, irdelemeden kapanıyor gözlerimiz, yarınki karmaşanın hesabını yaparak.

İşte tüm bunlardan kurtulduğum ve kısacık nefeslerle de olsa varlığımın farkına vardığım kayalar ve tırmanış olgusu. Bu sene kış, Mart aylarının sonlarına kadar uzadı ve Nisan bol yağmurlu, soğuk geçti; Mayıs’ta baharı içimize sindiremeden yazı getirdik birden.

Pembe yanaklı bir prenses geldi dünyaya; tutmaya ve öpmeye kıyamadığımız minik Almila. Ablamın doğumu ve Almila’yı görme pahasına İzmir seferlerim arttı. Her gidişimde Kaynaklar’a uğramadan da edemedim. Havaların çok ısınmadığı dönemlerde Vadi’de ekmeğimi çıkardım. White Rabbit’i (VIII+) flash çıkmak moralimi yükseltti biraz. Kaynaklar şenlikte, Kertenkele Kral’ı (IX-) 4. Denemede gönderince antrenmanın faydasını görmeye başlamıştım.


Nisan’ın son haftasonu, BTC(besttrainingclub) ekibinden Uğur ve Hasan’la Geyve seferi yaptık. Bol bol rota çıktık, hem de onsight ve flash; VIII, VIII+, VIII+/IX- . BTC ekibinin hepsi gelemese de eğlenceli bir haftasonu oldu. İlk gün, önceden bir kez denediğim Taze Ekmek (VIII+) rotasını, bugünkü girişimde çıktım. Muamma (VIII) da Google sektördeki rotalardan biri, yorucu bir VIII, bugünkü 2. denememde çıkmış oldum ve Çanak sektördeki Dio (IX)’ya ekpresleri dizdim. Akşamki güzel ateş başı muhabbetinde enerji depolayıp, 2. Günde ilk girişimde Dio’yu çıktım, 2.denemede geldi rota. Ardından Uğur ve Hasan’ın da tırmandığı Osiris (VIII+/IX-) rotasını flash bitirdim.

Almila hasretiyle Mayıs başı İzmir’deydim yine. Çok verimli bir tırmanış haftası olmasa da Mağara’daki Mojna (VIII+/IX-) rotasını 2.denemede çıktım, Emre’nin betaları sağolsun.

14 Mayıs’ta önceden Ersin’le planladığımız Kalymnos tırmanış festivaline katılmak için Yunanistan’a geçtik. Yaklaşık bir hafta güzel bir tatil ve tırmanış yapmış olduk. Ayrıntıları ve fotoğrafları başka bir yazıda paylaşacağım.

Mayıs’ın son haftası tırmanışa başladığım bir bölge olan Ballıkayalar’a gittim. Yaklaşık 2 sene önce sadece 4 klip yapıp indiğim Kitab-ı Mukaddes (IX) rotasını bügünkü 2. girişimde Ersin’in beta ve emniyet desteğiyle çıktım. Daha önceleri hiç girmediğim Perküsyon ve Pelikan rotaları arasında kalan, Yıllar Sonra (VIII)’yı ise flash çıktım.

Son havadisler böyle…

Erkin Çakmak
1 Haziran 2011

Not: Fotoğraflar için Ersin Baş ve Emre Baran'a teşekkürler...



19 Nisan 2011 Salı

Yeni bir antrenman ve tırmanış grubu: BEST TRAINING CLUB!



Uzunca bir aradan sonra bloga kavuşmak güzel. Anlamsızca engellenen, blogspot sayfalarıyla buluştuk tekrar. :D

Bir süredir yazamıyorum ama heyecan verici haberlerle dönüyorum. Soğuk ve yağışlı günler kaya açısından pek verimli geçmese de, Ankara'da yeni bir ekip ruhu oluştu. Genelde Salı ve Perşembe günlerini iple çekmemize neden olan , eğlenceli antrenman dönemleri geçirmemizi sağlayan ekip elemanlarına çok teşekkür ediyorum.

Sonunda internet sitemiz de açıldı. Antrenmanlarla ilgili duyuru ve haberlere, yapmış olduğumuz tırmanış yazılarına ve tırmanışla ilgili daha birçok içeriğe ulaşmak için; www.besttrainingclub.com

Antrenmanlara ve tırmanışa devam...



Erkin Çakmak
19 Nisan 2011

Not: Blogumdaki bazı yazıları da besttrainingclub sitesine aktarıyorum.

18 Ocak 2011 Salı

Caria'ya özlem; Heraklia’da bir gün…


Muğla bölgesinin eski adlarından biri olan Caria, Akdeniz’le Ege’nin kesiştiği mavisi yeşili tarihi ve yaşanmışlıklarıyla eski bir uygarlık merkezi. Cuma akşamı Ankara’dan bindiğim otobüsün puslu penceresinden karanlığa bakarken düşünceler peşi sıra duygu yoğunluğumu artırıyordu. Heyecanım ise çok sevdiğim topraklara 2 günlük de olsa ziyaretimdendi.


Cumartesi erken saatte indim Muğla’ya, evde biraz oyalanıp anne ve babamı da alarak Muğla’ya 100 km mesafedeki Bafa Gölü’ne geçtik. Söke yolundan Kapıkırı Köyü’ne doğru döndükten bir 1o km sonra Heraklia karşılıyor sizi. Yeşil otlar ve zeytin ağaçlarının arasından fışkıran kaya blokları, bir tarafta Bafa Gölü’nün dingin maviliği, doğudan gölü çevreleyen Beşparmak (Latmos) dağlarının yüceliği ve mütevazı bir köy; sanki hayal dünyasının bir yansıması gibi geliyor insana. Şu kış gününde hava ise bahar havası gibi, gökyüzünde tek bir bulut bile yok.


Boulder bloklarının arasında kaybolurken gözüme kestirdiğim kolay yerlerde kayaya alışmaya çalışsam da kısa kaya apayrı bir disiplin. Mental olarak da yapayda yaptığınız boulderla oldukça farklı. Bölgeyi birazcık da olsa görmek ve tanımak için geldiğim bu ilk ziyaretim çok kısa sürse de beni oldukça tatmin etti. Coğrafyamızın çeşitliliği her zaman bir sürpriz sunabiliyor bize; her dem farklı her dem eşsiz…

Erkin ÇAKMAK
15 Ocak 2010-Muğla