7 Aralık 2010 Salı

Bir o kadar yakın ve bir o kadar uzak; Başıboş Hüseyingazi Kayalıkları


Ankara’nın hemen kıyısında şehir-içi otobüslerle dahi ulaşılabilecek yakınlıkta olan Hüseyingazi Kayalıkları, bir türbenin de bulunduğu genişçe bir alana yayılıyor. Manzara görece iyi; Ankara ayaklarınızın altında, bozkıra ve beton yığınlarına biraz uzaktan bakabilme şansına bile sahipsiniz…

Yaklaşık 2 yıl önce İstanbul’dan Güçlü’yle geldiğim kayalıklarda 2 gün boyunca hem aletli (geleneksel) hem de spor tırmanmıştık. Bu sefer günübirlik, sabah sıcak yatağımdan uyanarak gidiyorum kayaların altına. Güçlü’süz Hüseyingazi ve tırmanış ise eksik olurdu; neyse ki bu eksikliği yaşamadık, yaşatmadı.

Arabaları türbenin park yerine bırakıp, 15-20 dakikalık bir yürüyüşle tırmanacağımız bloklara geldik. Uğur bize bir yandan rotaları gösteriyor, bir yandan da top seslerinin eşliğinde bir an önce ısınıp sol tarafta biraz kuytuda kalan rotalara geçmenin hesabını yapıyorduk. Askeri bölgeye yakın olduğu için hedef olma olasılığımız bir hayli yüksekti, hele sert bir hamle yaparken bir yandan da top tüfek sesleri daha da heyecanlı yapıyordu tırmanışı. Günler kısa ve Pazar tırmanamayacak olmamız yüzünden, her ne kadar geleneksel malzemeleri taşımış olsak da sadece boltlu rotalara girdik.

A Bloğun en sağındaki Serbest Bölge (V+) ve Saçma Sapan (VI-) rotalarında ısındıktan sonra sol taraftaki rotalara doğru kaydık. Kaya yapısı farklı biraz; kirectaşı değil, Karakaya’ya da pek benzemiyor, Ankara taşı olarak da bilinen Andezit olabilir. Kayanın koyu rengi ve nemli gözüken kayganımsı yapısı biraz ürkütse de birkaç rotadan sonra alışıyor insan.

Daha önceki gelişimde Güçlü ile denediğim Lokum ve Kahve (VII+)’yi bu kez çıkıyorum. Sağolsun Uğur ekspresleri takıp çıkıyor rotaları, bize de flashlamak kalıyor. Öztürk Kayıkçı’nın açtığı Baget (VII+) rotası da kısa bir çatlak hattıyla başlayıp bir kilit bir dinlenme şeklinde geçen etaplarla devam ediyor.

Terapi(VIII-) rotası ise Baget’in hemen solundaki, ilk 2 boltu farklı ve üstte Baget ile birleşen bir hat. Aralarda kahve molası verip, güneşli bozkır havasının tadını çıkarıyoruz. Girişi negatif ve küçük balkon geçişiyle tırmanılan Kuş Yuvası(VII-) rotasında ise ilk denemde balkondan kalkamayarak oturdum, inip tekrar girdim ve çıktım rotayı.

Günün son rotası ise sert boulder hamleleri ile bezeli Jaws(VIII-)’dı. Sanırım şimdiye kadar girdiğim en sert VIII- , hatta VIII- demeye dilim bile varmıyor, kısa ama sert bir rota. Bir kez girmeme rağmen çözdüm biraz rotayı. Gün kararmaya başlamıştı artık. Hızlıca malzemelerimizi toplarlayıp, arabaların yanına vardığımızda hava kararmıştı iyice. Ankara ışıl ışıl yeni bir geceye girerken, birer bira ile tırmanış yorgunluğumuzu atmayı da ihmal etmedik bu manzarada.


Ankara’nın hemen yanıbaşındaki bu bölgenin ise bu kadar ilgisiz ve yalnız bırakılmasını ise pek anlayamadım, oysa köklü dağcılık klüplerinin ve birçok üniversitenin çok yakınındayken; Ve işte bir o kadar yakın, bir o kadar uzak; Hüseyingazi Kayalıkları…

4-5 Aralık 2010
Erkin ÇAKMAK

Not: Bazı fotoğraflar 2008 yılında çekilen fotoğraflardır.